<
<Şubat 23, 2007
<Şairler kardeşleri Hrant Dink için ağlıyor/div>
<

Türkçenin 73 şairi, 19 Ocak günü sinsice, korkakça işlenen organize bir suikasta kurban edilen kardeşleri, cesur aydın, iyi gazeteci, mükemmel hayat arkadaşı, baba, dede ve Türkiye'nin iyi kalbi Hrant Dink'in ardından dizelerini buluşturdu. "Yetimler Ağıdı", kardeşliğin, eşitliğin, özgürlüğün övgüsü; susturulmaya karşı koyan Türkiye'nin, faşist katillerden korkup sinmeyen yurttaşların, tarihiyle yüzleşmekten çekinmeyen berrak zihinlerin kederli ve ama teslimiyetten son kertede uzak sesi, acı ile karılmış gür fısıltısıdır


yetimler ağıdı


bunu sana nasıl söylerim

hata benim günah benim suç benim

dünyalar içinde dünyalar sevgilim ateşten çıkardım baktım uzunca kendimdi bir de başımın üstünde yok bir ülke; kendimdi

dilim yola düştü pupa yelken pınarlarım yas içinde, heyhey

yüzümde kan kalmadı kuraklık can alıyor bir yandan, dan!

bir travmam var kenarı hareli yine hareli geçti yine zulüm beni

meydan başaklarım kanıyor uzun bir yürüyüşüm ben; bakın anlarsınız yol yorgunu gözlerimden şiircebimden beslenen tedirgin güvercin dayamış gagasını yavrusununkine

eyvah ki hrant, bir vakitte göğerçinleri yemlemiş ti, seninki!

kanı gördük okul dönüşünde ders kitaplarında

seslere karşı çok ilgiliyiz de ondan seslerden olur ölümümüz

sonra büsbütün çıkarız raydan, her vagon kendi cehennemine

kalbimiz doludizgin, kimse avutmasın içimizdeki tren düdüklerini

toprak insana gömülüyor, bodina da öldü sınırlar biraz daha kırmızı

bütün karakamuları alaşağı eden bir bun

bir bayraktın düştüğün yerde patikalar'm açtığı

bir kısrağın tayını emzirme sesiydi soluğun

şimdi çığgürlemesidir aşan zamanı

bembeyaz tırnaklarla kazdığı o görülmedik arkta

kan ve gözyaşının birbirine değmeyen ortaklığı

yattım yere bakıyorum toprağın hisli

eşitliğine

sular sınırları pasaportsuz geçer asıl azınlık yerkürenin kendisidir tek millet, gökyüzüdür ölürken yürekli

düşünüldüğünde

çan ve ezan arasına gerili mahyada acıyı dengeler yazı: ah-ya!

orda hrant, başı dumanlı ararat'ta ırağı bilmez bir yağız ada vardı oraya hrant ki, külü bile nemlendirir çorak dünyayı yine de her damlada ürperir yaşlı ararat

ne değişir hayatla karşılaşsan hemen yanında arkadaşın ölüme gülerek bakıyorsa

gözün arkada değildi, içerideydi a hrant! gözüm

içerdeydi ve sözcükler - ki onlardı ve öldüren idi

ürkekliğin ürperdi karardı boz güruhun yırtık tabanaltmdan kaçtı güvercin ruhun yaslandığım duvarın uğultusuydun beni sessizlikle açıklayan

hüznü giydiğin pabuçlarında bin ahhh! içini delmiş kuzeyli bir rüzgârın erguvan kalbine kuzu'layan bir güvercin beykoz iskelesinde karaya vuruyor göçebe

ağarmış bir gül var yakamda içimizdeki bahçelerden goncası

bir yağmur kenti ne kadar ıslatır?

- kanın insanı ıslattığı kadar ancak! neden ayakta ölür aylar?

- kim bilir!

ölümün yüzüne gülüyorsun bedenin kurşun geçirse de

kanamasın yaprakları güllerin üşüyen sular ırmakların tenine karışsın akımını vurdular sözcüklerden kurulu fırat'm

beyaz bere bile ağlar çamurun işine

iki damla göz yaşı düştü vurulunca sen pülümür'ün yaşsız kadınının gözlerinden

oysa küçük bir çocuktum ben de tren raylarında

bozuk para gibi ezilen, hiç gelmeyecek sandığım baba

duydu mu mersinli balıkçı cemal, yağmurun yağdığını

ölümsüzlük denizine sabaha karşı?

fazlasıyla geciktin, suyu dinle, aynayla ödeş, toprağa dokun

buluşmayı bil kemik fırtınasında;

sancınla yüzleş

şeytan tiryakilerinin sivilcelerindeki irin, ey! kulak zarımı kanatan antik öfke topla köpek dişlerini, düşlerini çektir ve

git!

ölüm saklar ölümsüzlüğü yaşamın bildik

türküsünde; hrant dink'i de

zehrini yağmalar karanlık sis peçesine çakılı çöller

affet!yoksulduk, ezilmiştik; aval aval seyrettik mülk talan kavgasını

kan revan içinde söktüğümüz hayatlar, sözde şanlar sundu bizlere

korkumuz kutsaldı gölgemizden, gönüllü kurşun olduk düş kırımında

sesimizi linç tutup, kazıdık vicdanı, altın ve gümüş kakmalı hançerlerle

bu kez çatlak bulunca suyunu, yasaklandı ikinci emre kadar dökmek zehirli kanı

ne cehennemi ne cenneti gurbeti de sılası da içindedir insanın ömrümüzün biriktirdiği onca kavram ve sözcük

şimdi işgal altında

son pankart sokakta gerili birazdan polis kesip atacak

hepimizin ölümü en küçüğümüzün elinden olacak!

ah ile eyvah ile geçiyor zaman dönsek kardeşliğimizi kutsayacak ardı-mızdaki kan

vart'a gül demişler, ağlayan kim iki kalp, iki zehir, yüz yıllık birikim

bin dereden kanla dolmuş kuyuları hep ıslak

sen, ben, hrant... bu toprak püskürtüyor sevgimizi

artık kış çiğdemleriyle anacağız seni onlara kanınla, terin karıştı yüreğindeki tohumlar rüzgârlı sözcüklerle girecek türkülere

kırık bir zamanda uçan güvercin üzgün tutar ağzındaki zeytin dalını

sen dostumdun benim gülünce güneşler

açan

bulutlara rüzgâra asarım suretini her

akşam

her akşam bir mektup yazarım ararat kadar unutmadım bırakıp giderken söylediğin

sözleri

günler mi ağdı, ah, sular mı boğuldu sisten kapılar mı var şehrin gözlerinde

göğüslerinin arasını şiirlerle süsledim hayatın

aranızdan geçerken incinmeler düştü payıma

güvercin kapaklandığında, yüzüm albatros ve yağmur

borandır, bahardır, uzar sakallarım çıtırtılarla mavi

kuşların sabahından geçelim hrant çiçek tozları havalansın göklerimizden

zalimin gecesi mazlumun gecesiyle birdir

ve daha uzundur zulme karar verenin gecesi

bu yüzden sesini düşürmüş kaldırımlar leylak

kırmızı, kanla gül arasında gidip gelirken kanı çekilmiş yaprak

ışık bilir vuracağı yüzü, konacağı kalbi güvercin, toprağın düşüne kanat

kimi ölülerin ayakkabısı delik ve sakalları saklanmış ertesi güne kimi silahlı çiçek taşır öldürdüğüne bayrağa sararlar gözsüz yüzünü çorabım dikerler suç kime

ak bir güvercin kanıyla çiziyor ölümünde ölümsüzlüğün resmini

canlar içinde bir can

kanlar içinde altı milyar insan!

ve onlar vurdukça sana, alışkanlıklarımız çözülüyordu böylelikle

küçümsediğimiz yollar açılıyordu önümüzde

güvercinlerin dudaklarmdaki sıcak rüya, korkularımızı dolduruyordu

dilini susarken anlıyordum, konuşurken birden kendimi bir kardeş çavlanmda bulurken

çatılara konan kırmızı güvercinin bıraktığı vedayı büyütüyordu gölgesi ansız çekilen bir ağaç gibi yıkılırdım

bir elim ötekini tutmasaydı

o ki bir fincan tuz istemişti yalnızca komşudan

şimdi tuzlu bir nehir akıyor kalan ömürler arasından

şimdi kim bu uzak diyen diyen bu yalan

bu burkulan ruhun üşüme siyle kardeşliğin

şu kurşun dökülmüş zaman

bir ölüm şiirine eklensin diye gövdesiyle yazmıştı son dizeyi

sürgüne okunmuş arguvan havası; ki kan

yüzünü acıya dönmüş duduk, ah! gas-paryan

unutulmuş; ötekinin cenneti değil miydi her insan

kim yırttı vicdanımızı, sevgimizi kim dü-ğümledi

kaç bin kerre öldük seni seni öyle sevdik, bağışla bizi

bu evleri borçlu olduğumuz taş ustaları yürüyecek, ani: hiçbir şey kalmadığında su inceliğiyle gülümseyen günahsız kan masum yüzünün görüntüsüdür dağılan

kan kabuğun altında fokurduyoryeniden usanmış acısını sokakta gezdirmekten

şairleri dinlemek lazım: kabuk, su, tir, nazbir nar ki kırılınca hikâyemiz olacak hadi ölümü tuzlayalım sonsuz deniz hrant'tan sonra kokmasın bari ülkemiz

aslında ne türk'üz, ne kürd'üz, ne ermeni'yiz

öyle bir "baba"mız var ki hrant, hepimiz yetimiz!


A.Hicri İZGÖREN, Adnan SATICI, Ahmet ADA, Ahmet GÜNBAŞ, Ahmet TELLİ, Ahmet UYSAL, Akif KURTULUŞ, Altay ÖKTEM, Altay Ömer ERDOĞAN, Arif DAMAR, Asuman SUSAM, Ataman AVDAN, Aydın ŞİMŞEK, Betül TARIMAN, Bilsen BAŞARAN, Bülent GÜLDAL, Celal SOYCAN, Cezmi ERSÖZ, Cihan OĞUZ, Dinçer SEZGİN, Fadıl ÖZTÜRK, Fergun ÖZELLİ, Fuat ÇİFTÇİ, Gonca ÖZMEN, Gülten AKIN, Gültekin EMRE, Halim ŞAFAK, Halim YAZICI, Haydar ERGÜLEN, Hayri K. YETİK, Hüseyin PEKER, Hüseyin YURTTAŞ, İlhan TÜLMAN, İlker İŞGÖREN, İ.Mert BAŞAT, Kadir AYDEMİR, K. İSKENDER, Mahmut TEMİZYÜREK, Mavisel YENER, Mehmet ATİLLA, Mehmet Can DOĞAN, M. Mahzun DOĞAN, M. Mazhar ALPHAN, M. Sadık KIRIMLI, Mehmet SARSMAZ, Mehmet Mümtaz TUZCU, Metin CENGİZ, Metin KAYGALAK, Mustafa ÖZTURANLI, Muzaffer KALE, Namık KUYUMCU, Nesimi ADAY, Nevzat ÇELİK, OğuzTÜMBAŞ, Olcay ÖZMEN, Onur AKYIL, Orhan ALKAYA, Özkan SATILMIŞ, Özlem SEZER, Pelin Batu, Rahmi EMEÇ, Salih BOLAT, Sedat ŞANVER, Selim TEMO, Sennur SEZER, Sina AKYOL, Tarık GÜNERSEL, Tuğrul KESKİN, Turgay GÖNENÇ, Veysel ÇOLAK, Yunus KORAY, Yücelay SAL, Zeynep UZUNBAY.

/div>
posted by ¤ Permalink ¤ < <<


<0Comments:


    <
<Yorum Göndera href=" ~ back home
<<
<