<
<Şubat 13, 2008
<

TKP, emperyalizmin ve Türkiye burjuvazisinin temel yönelimlerini temsil etme ve bu yönelimlere uygun politikalar geliştirmede tekel oluşturduğu için AKP?yi mücadelesinin odağına koyuyor.

soL AKP hükümeti öncülüğünde yaşanan emperyalizme bağımlılık ve çözülüş sürecine karşı kararlı duruşunu, önceki hafta başlattığı “AKP’yi İstemiyoruz” kampanyasıyla topyekün bir mücadeleye dönüştürmeyi amaçlayan Türkiye Komünist Partisi (TKP), 2 Mart’ta gerçekleştireceği mitingin çalışmalarına odaklanmış durumda.

Bunun yalnızca bir “TKP mitingi” olmayacağının altını çizen TKP, mitingin “Türkiye emekçilerinin, sol kimliğin ülkemizin düpedüz yok oluşuna karşı yerinden kalkışına imza atmayı” amaçladığını vurguluyor.

Neden AKP?
TKP Genel Başkanı Aydemir Güler tarafından, partinin aylık yayın organı Komünist’te yayınlanan “2 Mart’a giderken” başlıklı yazı, hükümet partisi AKP’nin şu nedenlerle odağa konulduğunu vurguluyor:

“Bir: AKP tekleşiyor ve sermaye düzeninin bütün egemen fraksiyonlarının, içten içe ve belli ede ede, ‘valla helal olsun’ dediği bir süreci sürüklüyor.

İki: AKP, düzen içi mücadelelerin öznesi ve zemini olan bir dizi kurumu ele geçiriyor, diğerlerini tarafsızlaştırıyor. Siyasal iktidarın zoraki cephesi genişliyor ve AKP’ye tabi hale geliyor.

Üç: Türkiye’yi sadece türbanın liselere, devlet dairelerine girmesi değil, başı ve gözü bağlanan ülkenin Ortadoğu’ya bir biçimde girmesi bekliyor.

Dört: AKP, Ortadoğu’da ABD’ye gereken ‘İslami Türkiye’yi’, doğuda ‘devlet’e gereken zekatçı-ümmetçi Türkiye’yi, emekçiler söz konusu olduğunda burjuvaziye gereken harekete geçmesi, mücadele etmesi dinen yasaklanan Türkiye’yi hazırlıyor.”

Bu sürecin mantıksal sonucunun “Türkiye’nin dönüşmesi, yaşamaya devam etmesi ve içinde yaşanabilir bir İslam ülkesi haline gelmesi” olmayacağını vurgulayan Güler, sürecin kaçınılmaz bir tarihsel kırılma noktasına, bir uçuruma doğru sürüklendiğinin de altını çiziyor.

Özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan’ın geçen Kasım’da gerçekleştirdiği ABD ziyareti sonrasında ivmelenen sürece dikkat çeken Güler, AKP’nin “Son üç aydır emperyalizm ve kapitalizm adına o son dönemece doğru hızla ilerlediğini” vurguluyor.

“Sermaye diktatörlüğünün en gelişkin ifadesi”
TKP, bugünün Türkiye’sinde AKP karşıtı mücadelenin, sermaye egemenliğine karşı topyekün mücadelenin yegane yolu olduğunun altını çiziyor.

Sermaye egemenliğinin bütün bir Cumhuriyet tarihine yayılan çürütücü bir etkiye sahip olduğunu vurgulayan TKP, bu çürütücü etkinin AKP’de cisimleştiğini belirtiyor.

TKP Siyasi Komitesi tarafından kaleme alınan “AKP’ye öfke, sermayeye öfkedir” başlıklı metinde, “AKP, sermaye egemenliğinin bu ülkeye armağanıdır. Bunun başımızdaki son bela olması için harekete geçmekten başka çaremiz bulunmuyor” ifadeleriyle, AKP karşıtı mücadelenin tarihsel önemine dikkat çekiliyor.

Sermayenin başından beri emperyalizme teslimiyet, piyasanın sınırsız hakimiyeti ve İslamcı gericilik başlıklarında eğilim taşıdığını vurgulayan TKP Siyasi Komitesi; AKP hükümetiyle birlikte bu süreçlerin son raddelerine taşınmasının amaçlandığını vurguluyor.

TKP, AKP hükümetiyle birlikte, piyasanın tanrılaştığı, emperyalizme tam boy teslim olmuş bir “Ilımlı İslam Cumhuriyeti”nde karar kılındığını vurguluyor.

Böylesi bir yapıya doğru kararlı biçimde ilerleyen AKP hükümetinin, “sermaye diktatörlüğünün en gelişkin ifadesi” olduğunu vurgulayan TKP, işçi sınıfının bu sürece karşı örgütlenmesinin, ülkenin içinde bulunduğu durumdan yegane çıkış yolu olduğunun altını çiziyor.

http://www.sol.org.tr/index.php?yazino=28385

/div> posted by ¤ Permalink ¤ < <<


<0Comments:


    <
<Yorum Göndera href=" ~ back home
<<
<